Aşıklar Divanı
Bir alevi sofrasından kalkıyorum. Üstümde ekmek kırıntıları, dökülmesinler diye eteğimde bir elim . Tanışıklığım yok kimseyle,yaşanmışlık yok.. Seni arıyorum bir ney sesinde , bektaşi nefesinde yahut bir çocuğun gülüşünde. Kulağımda anne ninnisi, Çocukluğum geçiyor paslı demir raylardan. Kaç durak kaldı sahi seni bulmaya ? Yada kaç asır sesini duymaya.. Gelincikler selamlıyor tan vakti, gözümü yeni açmışken , Süleyman tahtına oturmamışken ve bulamamışken insanoğlu henüz ateşi ben sana yazılmışım.. arşı âlâ bizim için açılmış, bizim adımız fısıldanmış aşıklar divanından gazellere. Her vagonda sen saklısın gibi giriyorum tek tek .. Bana mirasın mıydı yokluğun , varlığın yetmemişken nasıl geçecek bu firkat. Gözlerimi kapatmam mı lazım seni görmek için? Yoksa bir âmâ ilk kez görür gibi mı bakmam lazım? semadaki binlerce rengi mi seçmem lazım, Seni bulmak için.. Yüzün geliyor aklıma, hüzün geliyor.. Sahi bu güzellik tek sana vaadedilmiş Yoksa bir haber miydin cennetten.. 19.11.2...