Kayıtlar

Aşıklar Divanı

Bir alevi sofrasından kalkıyorum. Üstümde ekmek kırıntıları, dökülmesinler diye eteğimde bir elim . Tanışıklığım yok kimseyle,yaşanmışlık yok.. Seni arıyorum bir ney sesinde , bektaşi nefesinde yahut bir çocuğun gülüşünde. Kulağımda anne ninnisi, Çocukluğum geçiyor paslı demir raylardan. Kaç durak kaldı sahi seni bulmaya ? Yada kaç asır sesini duymaya.. Gelincikler selamlıyor tan vakti, gözümü yeni açmışken , Süleyman tahtına oturmamışken ve bulamamışken insanoğlu henüz ateşi ben sana yazılmışım.. arşı âlâ bizim için açılmış,  bizim adımız fısıldanmış aşıklar divanından gazellere. Her vagonda sen saklısın gibi giriyorum tek tek .. Bana mirasın mıydı yokluğun , varlığın yetmemişken nasıl geçecek bu firkat. Gözlerimi kapatmam mı lazım seni görmek için?  Yoksa bir âmâ ilk kez görür gibi mı bakmam lazım? semadaki binlerce rengi mi seçmem lazım, Seni bulmak için.. Yüzün geliyor aklıma, hüzün geliyor.. Sahi bu güzellik tek sana vaadedilmiş Yoksa bir haber miydin cennetten.. 19.11.2...

Benim Felsefem

 Barbarlık, töre ve son muhitler Yapılan benim felsefem Yokluğumun düşünülmüş hâli. Cepsiz ceketim, kırık cam bardağım Ve duvarımda asılı Hitler... Cahildim biraz, Bizim evin önünden yol geçmezmiş buna yordu eşrafım Sorumsuz değilim aslında, kapkara bir kedim var adı Lenin. Saçlarım kısadır hep, yâd ederler Umarsızca kısatılan ömürleri. Cesurumdur, cahilliğime yordu Karanlıkta titrekken gökyüzü cesur olanlar Çok okumam, okumadan kâtip yazmadan hattab olanlardanım Yolu bilip de kaybolanlardan, tek siyasi bilgisi harf inkılabı olanlardan  Gidince her köşesinde tütsü olan Meyhanede çay içip geceye söven benim, Cebinde beş kuruş olan üç kuruşluk insanım işte... Bakma, ucuz fiyat biçtiğime, Hiç kuruş eder insan hayatı, Adı konulmamış bu alçak devirde! Kurulunca eşit kollu terazi, İlk ben tutacağım kirli yakalarınızı! Ve dünya dönünce tersine, başucumda Nazım'la derteleşeceğiz, perdesiz evlerin güneş görmeyişini...